Bir Eyüp ve Kadın Bir
Eyüp'ü günde kırk defa yokluyorlar, içimde halbuki nar kadar hazreti. gidip geliyorlar, hayır sadece geliyorlar, tek yönlü bir yaşam gibi kimse göz göze değil.
ben bu yaşama karşı çıkanın ilki, ben kendine rest çekenin ilki. ısırılmamış hiç putum yok.
Eyüp'ün dişleri sivri, taşları yontmaktan, arasına giriyor etlerim. neredeysem kişi sayısı bir eksik, diyorum ki: oysa gözlerim bir eder benim. sizlere yaşam ısmarlaması için masaya bırakıyorum onları, ölüler eve gidiyorlar. -kısacık yolları var ve hiç kanamayan ayakları.-
bana kalırsa insanlar ve atlar ayaklarından belli, şahlanıp karşısına dikildiğim ne varsa
sırtıma Eyüp yolu vurulduğundan.
sonra diriler ve ben masadan kalkıyoruz, benin açılımında Eyüp de var. dengeleniyor içim çoğunluğun aksi haliyle, radikal bir değişime uğruyor dünya. topuklu giymiş bir kadına evriliyor, saat üzerinde yürüyor ve tıkırtısında dönüyor dünya onun. bu, olmanın ensiz mutluluğu, kadın ve Eyüp hep birin yanında ve birler aykırıca.
beni kırkıncı defa yokluyorlar, Eyüp'ü kırkıncı defa çokluyorlar. onlar gözlerini üzerinde yük olarak taşıyanlar.
Yorumlar
Yorum Gönder